Zaman Daralıyor: Harekete geçmeli, doğal alanlarımızı korumalı ve restore etmeliyiz!

 
Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü… Ancak Dünyamız alarm veriyor, çevre sorunları gün geçtikçe çözülmez hale geliyor…

Pek çok canlı ile paylaştığımız bu dünyayı giderek yaşanmaz hale getiriyor, doğal alanlarımızı büyük bir hızla kaybediyoruz. Ormanları kesiyor, sulak alanları kurutuyor, denizleri kirletiyoruz. Her üç saniyede bir, dünyada bir futbol sahası büyüklüğünde ormanı kaybediyoruz. Son 300
yılda dünyadaki sulak alanların yüzde 87’si, 1970’ten bu yana yüzde 35’i yok oldu. Türkiye ise son 70 yılda sulak alanlarının yüzde 60’ından fazlasını kaybetti. Denizel biyolojik çeşitlilik için en önemli ekosistemlerden olan mercan resiflerinin yüzde 50’sini çoktan kaybettik. Denizlerimiz hızla kirleniyor, Marmara Denizi tarihinde hiç olmadığı kadar müsilaj tehdidi altında. Denizlerimizin oksijen kaynağı olan deniz çayırları hızla yok oluyor.
 
Ekosistemler büyük bir hızla bozulup, işlevini yitirirken bu kayıplar aynı zamanda biyolojik çeşitliliğin de kaybedilmesi anlamında geliyor. Su ve gıda gibi temel gereksinimlerimizi
karşılamanın yolu, sağlıklı ekosistemlerin devamına bağlı. Ormanlar dünyadaki büyük kentlerin üçte birine içme suyu sağlıyor; iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli ekosistemlerden biri olan sulak alanlar yeryüzündeki karbonun yüzde 40’ını tutuyor. Uzmanlar, sulak alanları
kaybettiğimizde atmosfere karışacak karbondioksitin küresel ısınmayı yüzde 60 oranında daha artıracağını belirtiyor. Toprağın bozulması ve iklim değişikliği nedeniyle 2050 yılına kadar 700 milyon insanın başka yerlere göç etmek zorunda kalacağı öngörülüyor. Kısacası sağlıklı doğal
alanlar bizler için gıda güvenliği, temiz su ve sağlıklı yaşam demek. 
 

Gidişata dur demek bizim elimizde

 
Doğal alanları korumak, ekosistemlerin işlevlerini sağlıklı bir şekilde sürdürmesini sağlamak, biyolojik çeşitliliği ve dolayısıyla insanlığı korumanın temeli. Ancak bu artık tek başına yeterli değil. 
 
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi öncesi dönemin 1,5 derece üzerinde tutmayı başarsak bile, denizlerdeki mercan resiflerinin yüzde 90’ını kaybedeceğimizi öngörüyor. Su politikaları ve tarım uygulamaları iyileştirilse dahi,
dünyanın pek çok bölgesinin karşı karşıya olduğu kuraklık riski, pek çok sulak alanın geri dönüşü olmayan şekilde yok olmasına yol açacak.

Bu gidişata dur demek bizlerin elinde.

 
Birleşmiş Milletler’in 1974’ten beri acil çözüm getirilmesi gereken çevre sorunları hakkında farkındalık yaratmak ve karar vericileri harekete geçirmek için 5 Haziran’da kutladığı Dünya Çevre Günü’nün bu yılki teması ekosistem restorasyonu.  Birleşmiş Milletler, hükümetleri, özel sektörü ve bireyleri, giderek güçsüzleşen gezegenimizi iyileştirmek için harekete geçmeye çağırıyor.
 
Bilim insanları, önümüzdeki 10 yılın iklim değişikliğini tolere edilebilir düzeyde tutmak ve biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmak için kritik önemde olduğunu söylüyor.  Bozulan ve yok olan ekosistemleri restore ederek, doğal alanlar ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki yıkımı tersine çevirebiliriz ya da en azından kötü gidişatı yavaşlatabiliriz. Dünyamızın geleceği bize ve eylemlerimize bağlı. Bir an önce harekete geçmeli, doğal alanlarımızı korumalı ve restore etmeliyiz!